Skip to content

E-Ticarette Kullanılan En Yeni İş Modeli: D2C Direct to Consumer

D2C Direct to Consumer

Günümüzde yeni ve farklı pek çok iş modelinden bahsetmek mümkün. Dünya ve ticaretin gelişimi, toplum ve ihtiyaçların değişimiyle birlikte farklı zamanlarda farklı iş modellerini beraberinde getirmiştir. E- ticaret için sıklıkla kullandığımız ve en aşina olduğumuz modellerin B2B, B2C, C2C ve C2B olduğunu söyleyebiliriz. İşletmeden işletmeye (B2B), işletmeden tüketiciye (B2C), tüketiciden tüketiciye (C2C), tüketiciden işletmeye (C2B) derken günümüzde geleceğin modeli de diyebileceğimiz yepyeni bir model olan “doğrudan tüketiciye (D2C)” modeli üzerinde araştırmalar yapıyor, değerlendirmelerde bulunuyoruz.
E-ticarette; değişen dünya düzeni, müşteri istek ve ihtiyaçları, artan rekabet ortamı gibi etmenler ortaya çıkardığı “Direct to Consumer (D2C)” iş modelinin detaylarına gelin, hep beraber bir göz atalım.

D2C Direct to Consumer Nedir?

Direct to Consumer modeli ile direkt olarak hiçbir aracı kullanmaksızın doğrudan müşteriye, kullanıcıya ya da hedef kitleye ulaşabiliyoruz. Bu satış ve pazarlama modelinde üretici ile tüketici arasında bayi, toptancı, pazar yeri gibi aracılar olmadan belirli bir komisyon ya da ücret ödemeden doğrudan tüketiciye ulaşabiliyor ve satışımızı yapabiliyoruz.

D2C Direct to Consumer Stratejisinin Avantajları Nelerdir?

Herhangi bir aracı komisyonu ödenmeyeceği için karlılık daha fazla olur.
Ürünlerin tasarımı, geliştirilmesi, üretilmesi, pazarlanması ve satışının tek bir kanaldan olması kolaylık sağlar ve değişiklik yapılması gerektiği durumlarda çok daha hızlı aksiyon alınmasına imkan tanır.
Direct to Consumer modelinde müşteri ile doğrudan iletişimde olunacağı için müşteri istek ve beklentileri daha iyi analiz edilir. Tüketici davranışlarının birebir gözlemlenmesine olanak sağlaması, markanın kullanıcı refleksini iyi anlamasına ve ona göre hamleler yapmasına yardımcı olur.
E-ticaretin en önemli metriklerinden biri olan “fiyatta rekabetçi olabilme” durumunu kolaylaştırır. Aracısız bir satış ile ürünü üreten ve direkt olarak satıcı olan bir marka olarak rakip markaların fiyat politikalarıyla her zaman rekabet edebilme imkanını sunar.
Satışa sunulan ürünün üreticisi olarak üretim, pazarlama, tedarik, fiyatlandırma ve satış gibi önemli konularda kontrolü her zaman elde tutmayı sağlar.
Üyeliklerin ve satın alma işleminin direkt olarak siteden yapılacak olması, yeniden pazarlama çalışmalarında önemli bir etkendir.

D2C – Doğrudan Tüketiciye İş Modelinin Son Kullanıcı/Müşteri Açısından Avantajları

Üreticiden doğrudan tüketiciye olarak benimsenmiş bu iş modeli markalar açısından olduğu kadar müşteri açısından da önemli avantajlara sahip.
Direct to Consumer stratejinin tüketici açısından avantajlarını da değerlendirdiğimizde; “her zaman daha iyisini deneyimle” olanağı sağlanabilir diyebiliriz. Müşteri olarak, fiziksel bir mağazadan ya da online bir siteden de alışveriş yapsak hep en kaliteli ürünü, en kaliteli hizmeti almak isteriz.
D2C – Doğrudan tüketiciye planlanan bir stratejide hem ürün hem de hizmet açısından her defasında daha iyisi sunulabilir. Olumsuz deneyimlerin nedenleri hızlıca tespit edilir ve hemen çözülebilir. Müşteri ile direkt olarak iletişimde olmak, iç görüleri iyi anlamaya yardımcı olacağı için; ürün ve sunulan hizmet açısından beklenileni karşılama noktasında verimli sonuçlar alınmasına olanak tanır. Müşterinin her bir alışveriş deneyiminin olumlu sonuçlanması marka sadakatini ve bağlılığını beraberinde getirecektir. Müşteri iletişiminiz artacak ve her bir müşteri özelinde kampanya kurguları geliştirmenize yardımcı olacaktır.

Direct to Consumer D2C İş Modelinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Üretimin en başından müşteriye ulaştırılmasına değin tüm süreçler, tek elden yürütüleceği için markaların buna uygun bir altyapıya ve organizasyona sahip olması gerekir. Aksi takdirde tedarikte, dağıtımda ya da diğer önemli bir kanalda büyük sorunlar yaşanabilir.
Alanında uzmanlaşmış olunması gerekir. Ürünün her aşamasını üstlenmek her bir kanalda ayrı ayrı uzman ve en iyisi olmayı gerektirecektir.
Sektör bazında ayrı değerlendirilmesi gereken bir konu da dijital ortamdaki bu süreci fiziksel mağaza ile desteklenip desteklenmeyeceğidir. Bazı markalar için gerekli olmazken bazıları için ürünleri canlı olarak denetleyebilme ve marka bilinirliği açısından faydalı olabileceği söyleniyor.
Farklı ülkelerde satış yapmak istenmesi durumunda dil seçenekleri, ödeme yöntemleri, kargolama gibi durumlar ek bir çalışma ve iş hacmi gerektirecektir.

Sonuç olarak;
D2C iş modeli ile çalışan markalar; müşterileri ile nasıl iletişim kuracaklarına, onlara nasıl bir değer sunacaklarına, ulaşmak istedikleri kitleye karar verme özgürlüğüne sahiptir. Müşteri ile bu denli yakın bir temas, verileri birinci elden analiz edebilme ve tüketici davranışına yönelik doğru adımlar atabilmeye imkan sağlaması; Direct to Consumer modelinin tercihini en cazip kılan yanlar diyebiliriz. Kullanıcıya kişiselleştirilmiş bir alışveriş deneyimi sunmak hem karlılığı hem de marka sadakatini beraberinde getirecektir.